CHP'li Hüseyin Aygün'ün "Atatürk, Dersim Katliamından haberdardı" çıkışıyla başlayan tartışmalar Türkiye'nin yakın geçmişine projektör tuttu. Türkiye 1937-1938 yıllarında Dersim'de neler yaşandığını yeni yeni öğrenirken, 1920-1927 yılları arasından görev yapan İstiklal Mahkemeleri'nin katlettiği binlerce insanın akıbeti henüz gün yüzüne çıkmış değil.
Arşivlerin tamamının açılması gerekiyor
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Vahdettin Engin, sadece Dersim olayları değil, İstiklal Mahkemesi arşivlerinin de açılması gerektiğini söyledi. Engin, "Tarihimizle yüzleşmemiz için sadece Dersim olaylarının değil, İstiklal Mahkemeleri'nin idamlarının da arşivleri açılmalıdır. O zaman binlerce insan sorgusuz sualsiz asıldı. İskilipli Atıf Hoca, Ali Şükrü Bey cinayeti, İsmail Canbulat'ın idamı da var. Bütün bunların açılması gerekir" dedi.Dindarlar çok ciddi şekilde ezildi
Sosyolog - Yazar Ali Bulaç, "İstiklal Mahkemesi arşivleri mutlaka açılması gerekiyor. Ancak bu da yetmez Cumhuriyet arşivlerinin hepsi açılması gerekiyor. İç işleri arşivi, Dış işleri arşivi, Başbakanlık arşivi ve Genelkurmay Başkanlığı'nın arşivlerinin hepsi açılması gerekiyor. O zamanlarda mağdur ve eziyet edilenlerin arşivleri tamamının açılmasıyla insanlarımız tarihleriyle yüzleştirilmeli. O dönemlerde Kürtler ve Aleviler mağduriyete uğradı. Dindarlara da çok ciddi bir şekilde eziyetler edildi."İskilipli Atıf Hoca
İskilipli Atıf Hoca, Şapka Kanunu'na muhalefet ettiği gerekçesiyle 1926 yılında İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanıp idam edildi. İslam Teali Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer alan Atıf Hoca, Milli Mücadele karşıtı bir beyannameyi desteklemediğini açıklamasına rağmen 26 Aralık 1925'te gözaltına alındı. 26 Ocak 1926'da Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yargılanan Atıf Hoca için savcılık 3 yıl hapis cezası istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Kel Ali lakaplı Ali Çetinkaya, müdafaa yapmaya gerek görmeyen İskilipli Atıf Hoca'yı idama mahkûm etti.Ali Şükrü Bey
1884-1923 yılları arasında yaşayan siyaset adamı Ali Şükrü Bey, 1904'te Heybeliada'daki Bahriye Mektebi'ni bitirerek bahriye erkanıharp subayı olarak göreve başladı. 1909'da kurulan Osmani Muavenet-i Milliye Cemiyeti'nin ikinci başkanı oldu ve Donanma dergisini çıkardı. İttihat ve Terakki'ye karşıydı. 1920'de son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda Trabzon mebusu olarak siyasal yaşama atıldı, Meclis'in geçici olarak da olsa kapatılmasına karşı çıktı.İsmail Canbulat
1912 yılında İzmit milletvekili olarak mebuslar meclisine giren İsmail Canbulat, Balkan Savaşı'na gönüllü yedek subay olarak katıldı. Savaştan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği yaptı. 1923 yılında TBMM II. dönem İstanbul milletvekili oldu. Rauf Bey'le birlikte Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurucusu ve yöneticileri arasında yer aldı. 1926 İzmir suikastının ardından tutuklandı. İzmir'de Atatürk'e düzenlenen suikastla ilgisi olduğu iddiasıyla İzmir'de İstiklal Mahkemesi kararıyla 1926'da asılarak idam edildi.Türkiye 1937-1938 yıllarında Dersim'de neler yaşandığını yeni yeni öğrenirken, 1920-1927 yılları arasından görev yapan İstiklal Mahkemeleri'nin katlettiği binlerce insanın akıbeti henüz gün yüzüne çıkmış değil. Yargısız infazların yapıldığı, çoğu insanın sırf Müslüman kimliğinden dolayı asıldığı bu mahkemelerin Dersim'den daha büyük facialara sebep olduğu bilinen bir başka gerçek. Buna rağmen hala İstiklal Mahkemeleri'ne ilişkin bir çalışma yapılmış değil. İstiklal Mahkemeleri'nin katliamlarına ışık tutacak Devlet Arşivleri, Genelkurmay Arşivleri, hal kapalı. Toplumu yeniden dizayn etmek, baskı altına almak ve muhalefeti yok etmek için kurulan bu mahkemelerin hukuki dayanaktan yoksun oldukları ve hukuku işletmek için değil gasp etmek için kurulduğu da gerçeğin bir başka boyutu. STK'lar, akademisyen ve yazarların ortak görüşü o döneme ait arşivlerin açılarak karanlık bir dönemim aydınlığa çıkarılması yönünde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder